MILAN GUROVIC
06.12.2008 21:58
Tam Bir Sayı Makinesi
MILAN GUROVIC!
Galatasaray Cafe Crown’a transferi olay yarattı. Basketbolseverler, ULEB Kupası tarihindeki en skorer oyuncunun İstanbul’a geldiğine önce inanamadılar. Durdurulamaz bir hücumcu olan ve kariyeri boyunca sayısız şampiyonluk yaşayan Sırp yıldız, politik tartışmaların da odağında oldu. “Takımım için sahada her şeyimi veririm. Kardeşime bile yenilmek istemem” diyen Milan Gurovic, merak edilen tüm konulara ilk kez ve sadece Galatasaray Dergisi’nde açıklık getiriyor.
(Röportaj: Memetcan DEMİRAY | Galatasaray Dergisi, Ekim 2008, Sayı: 72)
Röportajı evinde yapacaktık ama doğru dürüst eşya bile yok dedin. Nasıl geçiyor İstanbul günlerin?
Bir aydır buradayım. Ev boş çünkü ailem Belgrad’da. Karımın gelmesini bekliyorum.
Evlisin demek.
Evet. Beş yaşında bir kızım, iki yaşında bir oğlum var. Onların gelmesini bekliyorum.
Ne zaman geliyorlar?
Slovenya kampından sonra...
Mutlusun o zaman!
Tabii ki! Ailem olmadan yaşayamam. Onlar çok özel...
Oğlunun basketbolcu olmasını ister misin?
Uzun boylu olacağını düşünüyorum. Şimdi bir şey söylemek için erken. Ben basketbolcu olmasını dilerim. Ama sonuçta bu sadece benim hayalim.
Bir de kardeşin var. O da basketbolcu mu?
Hayır. Annem ve babamla birlikte, doğduğum yer olan Novi Sad’da yaşıyor. Bir haftalığına İstanbul’a geldi beni görmeye.
Basketbola gelelim. Galatasaray Cafe Crown’ı nasıl buldun?
Öncelikle Galatasaray’ın Avrupa’da tanınan, büyük bir kulüp olduğunu söylemek isterim. Herkes saygı duyuyor. Basketbolda tabii ki bir Euroleague takımı olduğunu söyleyemeyiz. Ama her yıl yükselen bir çizgisi var. Nitekim geçen sene ULEB Kupası’nda yarı final oynadı. Bu sene daha da iyi olacağımızı umuyorum.
Bu sene kadro baştan kuruldu denebilir. Takım arkadaşların hakkında ne düşünüyorsun?
Çoğunu zaten tanıyordum. Zizic çok iyi oyuncudur. Dejan (Milojevic) ile Partizan’da oynadım. Cüneyt’le Darüşşafaka’dayken karşılaşmıştık. 2001’de Yugoslav Milli Takımı’yla Avrupa Şampiyonu olduğumuzda Hüseyin Beşok’la tanışmıştım. Bu kadroyla kendi sahamızda yenemeyeceğimiz takım yok. Tabii bu benim görüşüm. Her zaman iyimserimdir.
Oyuncu kalitemiz gerçekten yüksek ama takım oyunu nasıl olacak?
Zaten bu yüzden her gün çok çalışıyoruz. İleri doğru adım atmaya uğraşıyoruz. İyi başlamadık gibi görünse de daha zamana ihtiyacımız var. Birbirimize alışacağız. Ve göreceksiniz, Eurocup elemesi ve Beko Basketbol Ligi’nde çok çok daha iyi olacağız.
Evet, onu soracaktım. Hazırlık maçlarında istediğimiz sonuçları alamadık...
Ama nasıl kaybettik? Mesela Türk Telekom’a yenildik ki bence Türkiye’nin en iyi takımlarından biri. Ve fark sadece dört sayıydı! Hazırlık maçlarında genç oyuncularımız vardı. Daha tecrübe kazanacaklar. Buna rağmen hep az sayı farkıyla kaybettik. Tekrar söylüyorum, Beko Basketbol Ligi başladığında tüm bu takımları kesinlikle yenecek durumda olacağız.
Galatasaray Cafe Crown’a transfer kararını nasıl aldın?
Konuştuk ve anlaştık karşılıklı...
Evet ama hiç araştırmadın mı, kimseye danışmadın mı?
Tabii ki. ULEB Kupası yarı finali oynamış iyi bir takım olduğunu ve daha da ileri gittiğini biliyordum. Çok genç ve iyi bir coach’umuz var.
Murat Özyer’in beklentisi ne senden?
Sayı atabildiğimi biliyor. Pres gücümü biliyor. Ama şu anda önüme bir kağıt uzatın ve diyin ki; “Galatasaray Cafe Crown şampiyon olacak ama Milan Gurovic sadece bir sayı atacak.” Hemen imzalarım!
Yine Murat Özyer, artık oyun kurucu guard’ların eskisi kadar önemli olmadığını, senin gibi takım oyuncularının öne çıkması gerektiğini söylüyor. Buna ne dersin?
Oyun kurucular tabii önemlidir. Mesela benim de topu doğru zamanda, doğru yerde bana iletecek bir oyun kurucuya ihtiyacım var. Oyun kurucu takımın beynidir.
Öyle ama sen asist de yapabilen bir oyuncusun...
Asist de yaparım, savunma da... Coach bana ne görev verirse yaparım evet. Profesyonelim, coach’un ne istediğini dinleyip yapmak zorundayım.
Ve Antonio Graves’i soracağım! İkiniz herhalde toplam 50-60 sayı atacaksınız maç başına!
Hazırlık maçlarında öyleydi evet! Ama içeriden de oynamamız gerekiyor. İçeride Dejan, Hüseyin ve Zizic gibi kolay sayı bulabilecek oyuncularımız var. Bu benim ve Antonio’nun işini de kolaylaştırır.
O halde hem içeriden hem de dışarıdan büyük bir hücum gücüne sahibiz, öyle mi?
Evet. İçeri ve dışarı arasında skor dengesini bulmalıyız. Ondan sonra takım kesin çok daha iyi olacak.
Beko Basketbol Ligi ve Eurocup’ta şampiyonluk telaffuz edebilir miyiz?
Şu anda edemeyiz çünkü Beko Basketbol Ligi’nde çok güçlü takımlar var. Şampiyonluk yarışında en az beş takım olacağız.
Kazanmayı seven, maç kazandıran bir oyuncu olduğunu biliyoruz.
Evet, kaybetmeyi hiç sevmem. İdmanda bile! Maç sırasında arkadaşlığı, her şeyi unuturum. Kazanmak isterim, budur! Kardeşime karşı da oynasam kazanmak isterim. 40 dakika boyunca tanımam onu. Maç bittiğinde beraberce bir şeyler içip sohbet etmeye gidebiliriz.
Hazırlık maçlarında yanlışlıkla bir oyuncuya çarptın ve yere düştüğünü görünce fast break’i kesip onun yanına gittin. Hırs ile fair – play iç içe mi sende?
Bilmiyorum, (Gülüyor) bazen sanırım! Ankara’daki olaya gelirsek, orada doğru olan neyse onu yaptım. Buna fair – play denebilir evet.
İnternette bir maç görüntün var. Rakibini dövüyorsun! Bunu gören herkes senin saldırgan biri olduğunu düşünüyor. Buna ne diyeceksin?
Evet evet! Polonya’da oldu bu. Ama o başlattı olayı. Biri bana dokunursa tabii ki cevap veririm. Ama herkese sorabilirsiniz, kavgayı başlatan ben olmam. Durup dururken de kimseye yumruk atmam.
İlk yumruk attığın o muydu kariyerinde!?
Tabii ki! Yedi maçlık final serisindeydik. Sanırım üçüncü maçta 34 sayı atmıştım. Bazı arkadaşlarımdan bilgi geldi, beni durduracakmış... Dördüncü maçta beni çok sert itti ve o yüzden reaksiyon gösterdim. Zaten son maçta da 36 sayı attım!
Bazı taraftarlar burada da adam dövmenden korkuyorlar!
(Çok ciddi bir tonla tekrarlıyor) Tabii ki hayır, tabii ki hayır...
Yine taraftarlar, iki Milan’dan iki şampiyonluk bekliyorlar! Milan Baros ve Milan Gurovic! Aynı tesiste çalışıyorsunuz artık. Tanıştınız mı?
Aa, futbolcu evet, henüz tanışmadık ama kim olduğunu elbette biliyorum. Futbolda Galatasaray’a herkes saygı duyuyor. Şimdi basketbolda da tabii ki şampiyon olmak istiyoruz ama örneğin çok güçlü bir Efes Pilsen var. Başka güçlü takımlar var. Zor bir şeyi başarmaya çalışacağız.
Futbolla aran nasıl bu arada?
İyidir. Kızılyıldız’ı çok seviyorum ve tutuyorum.
Kızılyıldız basketbol takımında forma giymen senin için muhteşemdi o zaman...
Tabii ki, inanılmaz güzel iki seneydi.
33 yaşındasın ama hala çok güçlüsün. Bunun sırrı ne?
Her şey kafada biter. Oynayabileceğini hissedersen oynarsın. Sakatlık engelini saymazsak tabii...
Düzenli aile yaşamının da etkisi var mı?
Tabii var. Zaten dışarı çıkmam hiç. İçki içmem. Günde bir bardak kahvemi içerim ama! (Gülüyor). Profesyonelseniz çok iyi dinlenmeniz lazım. Yediğinize ve uykunuza dikkat etmeniz lazım.
İstanbul’da harika bir sosyal hayat var...
Evet ama çok büyük bir şehir! Daha önce yaşadığım Barcelona ve Belgrad da büyük şehirlerdi ama burası çok çok daha büyük. Trafikten nefret ediyorum. Ayhan Şahenk Spor Salonu’na gitmek tam bir saat sürüyor. İnanılmaz! Ama bunun dışında her şey çok güzel. Restoranlar mesela...
Şehrin önemli mekanlarını gezdin mi?
Hayır ama ailem gelince beraber gezeceğiz.
Daha ne kadar basketbol oynarsın?
İki ya da üç yıl olabilir. Sahada yüzde yüzümü vermek istediğimi söyledim. Eğer bunu veremeyeceğimi hissedersem bırakırım.
Sonra ne yapmayı planlıyorsun?
Hayalim, Kızılyıldız’da menajer olmak. Coach olmak istemiyorum çünkü çok enerji kaybettiren, sinir bozan, stresli bir iş.
Sırbistan’da yaşayacaksın o zaman...
Evet. Belgrad’da.
Hobilerin neler?
Basketbol izlerim.
NBA mesela?
Hayır... Bana göre Avrupa basketbolu daha iyi. NBA gösteri dünyasından (showbusiness) başka bir şey değil. Kimse savunma yapmıyor, hücum seti oynamıyor. Koş ve sayı at!
Fobilerin var mı?
Yılandan korkarım. Uçaktan da korkarım ama tabii ki ölesiye bir korku değil! Düşünsenize, 10 bin feet yükseklikte iyi hissedemem ki kendimi!
Politika konuşmayacağız demiştik, zaten işimiz bu değil. Ama taraftarlar senin transferinde iki gruba ayrıldı, bunu biliyor musun?
Hayır.
Basketbolu seven, salona gelen gençler, senin transferine çok sevindiler, inanamadılar! Daha çok futbolla ilgilenen orta yaş civarı taraftarlar ise senin politik kimliğin olduğu gerekçesiyle transfere karşı çıktılar.
Dövmem hakkında konuşmak istemiyorum.
Evet onu sormuyoruz. Konu taraftarın bakışı...
Ben kendimi Sırp gibi hissediyorum. Sırp gibi de öleceğim. Nasıl ki sen Türk’sen ve Türk gibi öleceksen. Bazıları “Sen milliyetçisin” diyor... Nedir milliyetçilik? Ülkeni ve halkını sevmek... Şovenist ise başka bir şey. Bambaşka bir şey. Eğer bu ikincisi olsaydım şu anda seninle konuşmazdım.
Birçok Bosnalı ve Müslüman arkadaşım var. Hırvat arkadaşlarım var. Mesela bizim takımda da Zizic ile arkadaşım. Benim hakkımda tüm oyunculara sorabilirsiniz. Türkiye’deki maçlarda dövmemi de bantla kapatıyorum. Bu Galatasaray taraftarına saygıdır.
Bu davranışını takdir ediyorlar. Tanıyanlar da senin iyi bir insan olduğunu söylüyor zaten. Mesela Teknik Menajer Levent Topsakal...
Levent beni tanıyor evet. Bu arada Sırbistan’da insanların yarısı beni sever, yarısı sevmez.
Neden?
Çünkü Kızılyıldızlı olmama rağmen iki ay kadar Partizan’da oynadım! Türkiye’deki Galatasaray – Fenerbahçe rekabetine benzer bu.
Kızılyıldız’ı tutuyorsan bunu nasıl yapabildin?!
(Gülüyor) Bilmiyorum! Hataydı tabii. Herkes hata yapabilir. Hayat böyledir, değiştiremeyiz.
Taraftar seni motive etmek için özel şovlar hazırlıyor bu arada...
Bakın, oynadığım her takımda bana saygı duyuldu. Çünkü hep yüzde yüzümü vermeye çalıştım. Taraftar da bunu her zaman görür ve ödüllendirir.
Milan Gurovic
Doğum Tarihi: 17 Haziran 1976
Boyu: 2.07
Mevki: Forvet
Kariyeri:
1993-98 BC Peristeri (Yunanistan)
1998-2000 Barcelona (İspanya)
2000-01 AEK (Yunanistan)
2001 Pallacanestro Trieste (İtalya)
2001-03 BC Malaga (İspanya)
2003-04 NIS Vojvodina (Sırbistan)
2004 BC Partizan (Sırbistan)
2004 Joventut Badalona (İspanya)
2005-07 Kızılyıldız (Sırbistan)
2007-08 Prokom Trefl Sopot (Polonya)
Kariyerinin en olgun çağını yaşayan Milan Gurovic, geçen sezon Polonya şampiyonu Prokom Trefl Sopot formasıyla Euroleague’de 15 sayı – 5 ribaund ortalaması yakalayarak göz doldurdu. Sırp yıldız, 2007 ULEB Kupası’nda ise 25 ortalamayla sayı kralı olurken normal sezonun en değerli oyuncusu seçildi.
Sırp Milli Takımı’nın değişmez oyuncusu olan Milan Gurovic’in kariyerinde, 2001 Avrupa ve 2002 Dünya Şampiyonası altın madalyaları var. Gurovic aynı zamanda 21 ortalamayla ULEB Kupası’nda tüm sezonların en skorer oyuncusu...